
Hunat Hatun Medresesi’nde arkadaşlarımla düşündüğüm bir dergi projesi için toplantı yaparken fikirlerimiz üzerine tartışıyorduk. Geometrik Selçuklu motifleri ile süslenmiş bir taç kapıdan girilen Hunat Hatun Medresesi, üstü açık kare planlı bir avlunun etrafında sıralanmış talebe odaları ve doğuda ana eyvandan oluşur.
Şehrin tam merkezinde bulunan medresenin içi bugün belediye tarafından çarşı ve çay-kahve evi olarak kullanılmaktadır. Sohbetimiz oldukça koyu bir hal almıştı ve nasıl olmalı, içeriklerini nasıl seçmeliyiz diye düşünürken ben çay almak için kasaya doğru yöneldim. Kasada orta halli bir ağabey karşıladı beni “buyur genç dostum nasıl yardımcı olabilirim” dedi. 4 çay alabilir miyim ağabey diye cevap verdim. Ağabey çayları hazırlarken “hayırdır ne yapıyorsunuz siz orada hararetli bir şekilde tartışıp anlaşamıyorsunuz” diye tebessümlü bir şekilde soru sordu. Bir dergi çalışmasını düşünüyoruz fakat bir türlü arkadaşlarımla beraber aynı konuda anlaşma sağlayamıyoruz diye cevapladım. Ağabey tebessüm ederek “ öğrencisiniz galiba ne iş yapıyorsunuz” başka bir soru ile yüzüme bakıverdi. Gazeteci adayıyız ağabey okul bitmeden farklı şeyler yaparak arkamızda bir iz bırakmaya çalışıyoruz dedim. Ağabey mutlu olmuş bir şekilde tebriklerini sundu. Çaylar hazırdı tam arkamı döndüm tekrardan seslendi ve dönüp baktım “Erciyes Dergisi’ni duydun mu?” diyerek merakla yüzüme baktı. Duymadım daha önce diyerek ifade ettim. Ağabey şaşkın bir ifadeyle “nasıl duymazsın Kayseri’nin 40 yıllık dergisi, iz bırakmak istiyorsan senin için ideal bir kaynak olur” dedi. Teşekkürlerimi sunarak masaya arkadaşlarımın yanına oturdum ve hemen not defterime “Erciyes Dergisi’ni” araştır diye not ettim. Dergi projemiz üzerine birçok konuda anlaşma sağladıktan sonra işlerimiz nedeniyle ayrılmamız gerekti. Kayserili bir arkadaşıma dönerek “Erciyes Dergisi’ni” biliyor musun diye sordum. Arkadaşım evet biliyorum çok eski bir dergi ve halen yayın hayatına devam ettiğini söyledi. Yurda gelip hemen internetten araştırma yapmaya başladım.
Erciyes Dergisi’nin internet adresiyle dergiyi incelemeye başladım. Derginin yazar kadrosu ve hakem heyeti kendi alanlarında uzmanlaşmış ve ünvanlı kişilerdi. Sitenin iletişim kısmından hemen dergi sahibi ve yazı işleri müdürü Alim Gerçel ile irtibata geçmek için numarayı aradım. Telefonun diğer ucunda direk ulaşmam gereken kişi açtı ve buyurun diye cevapladı. İyi günler diyerek konuşmaya başladım. Ben, Erciyes Üniversitesi Gazetecilik Bölümünden Ramazan Nurbaki, röportaj için “Alim Gerçel” ile görüşebilir miyim dedim. Yaşını ses tonundan anlamak mümkündü çünkü kısık bir sesle kendisinin olduğunu söyledi. Müsait bir zamanda görüşmek ve tanışmak istediğimi ayrıca röportaj yapmak istediğimi anlattım kendisine, o da 2 gün sonra gelirsen olur yanıtı verince araştırmalarıma yoğunluk verdim ve ön hazırlıklarıma başladım. Alim Gerçel, 1947 Kayseri doğumluydu. 1974 yılında İnşaat Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Kayseri Endüstri Meslek Lisesinde Cebir-Geometri-Trigonometri derslerinde öğretmenlik görevinde bulunmuş. Erciyes Üniversitesi kurulmadan; 1976 yılından 1980 yılına kadar Kayserinin üçüncü yüksekokulu olan Kayseri Meslek Yüksek Okulunda, Kurucu Bölüm Başkanı ve Statik-Mukavemet Hocalığı, Sümer Lisesinde İngilizce, Kayseri Lisesinde Fizik Dersi öğretmenliği yapmış. Spor faaliyetleri içerisinde de 8 defa Voleybol Hakem Kursu öğretmenliği, 1 defa da Güreş Hakem Kursu öğretmenliği görevlerinde bulunduğunu öğrendim. Ayrıca Kayseri Kültür ve Turizm Derneği Başkanı, Erciyes, Çemen Şiir, Yeniden Diriliş, Voleybol Dergilerinin Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Kocasinan İlçesi Sahabiye Mahallesi Muhtarlığını da 1999 yılından beri devam etmekte. Heyecanım arttıkça artı çünkü muhteşem bir öz geçmişi vardı heyecanlanmamak elde değildi.
Alim Gerçel ile daha yakından tanışmak ve onun tecrübelerinden faydalanmak için daha çok sabırsızlanıyordum. 2 gün geçmişti, görüşmek üzere hazırlandım ve yanına gitmek üzere yola koyuldum. Adresini internetten araştırmıştım Kocasinan Sahabiye Muhtarlığı olarak yazıyordu. İşimi kolaylaştırmak için Kayserili arkadaşımı aradım ve daha net bir şekilde adresi öğrendim. Muhtarlık kapısına geldim ve kapıyı tıklayarak içeriye girdim. Alim Gerçek masa başında oturuyordu. Diğer koltuklarda oturan üç beyefendi de arkadaşları olmalıydı. Beni, buyur gel otur diye daha yakınına davet etti. Heyecanlıydım çünkü meslek anlamında feleğin her türlü çemberinden geçmiş biri ile karşı karşıyaydım. Ve ben neyi, nasıl anlatacağımı, şaşırdığım için uzunca bir süre afalladım. “mesleğine bir ömür nasıl adanır” sorusunun cevabı onda gizliydi; çünkü onun hayat hikâyesine baktığımda her zaman bir şeylerin eksik kalacağı aklımda netleşiyordu. Alim Gerçel’i Kayseri’de hayatın her sahasında bulmak mümkün… Dergicilik, dernekçilik, öğretmenlik, gazetecilik, hakemlik, muhtarlık ve daha nice görevlerde bulunması onun bu kişiliğini örnek olarak görmemi sağlıyordu. Kayseri, onun aşklarından biri sadece…
Hayatın içinden biri
Gözümde Türk Kültürünün ve medeniyetinin yaşaması için karıncalar misali bıkmadan usanmadan didinen bir neferi olarak canlanmakta… Alim Gerçel, Kayseri’deki sosyal ve kültürel faaliyetlerin hemen hemen hepsinin içinde yer almakla kalmıyor, çocuklar ve gençler için de kendi kültür ve sanat rüzgarını oluşturuyor. Yaptığı bunca faaliyeti gazete ve TV haberlerinde bulmak çokta zor olmamalıdır.
“Emek verilmeden yapılan en ufak iş yok olmaya mahkûmdur”
Erciyes Dergisi ile ilgili meraklarımı dile getirdim kendisine. İlk söylediği cümle “genç arkadaşım şunu unutmamalısın ki emek verilmeden yapılan en ufak iş yok olmaya mahkûmdur” diye gülümseyerek yüzüme baktı. Aslında ne demek istediğini çok iyi anlamıştım çünkü kolay kolay bu günlere gelmediğini net bir şekilde bana ifade etmişti. Alim Gerçel’in Kayseri’deki en büyük etki alanı, yıllardır yürüttüğü Kayseri Kültür ve Turizm Derneği Başkanlığıdır; Türkiye sathına ve sınırlarımız dışına onu taşıyan ise Erciyes Dergisidir. İkisi de büyük emeklerle yıllardır yürüttüğü faaliyetlerdir. Erciyes Dergisi, bugün 460. Sayısına ulaşmışsa ve 40. Yılına ermişse Alim Gerçel’in çok büyük emekleri olduğu aşikardır. Anadolu’da yayınlanan en uzun ömürlü dergi olarak kendi rekorunu yine kendisi kırmaya devam eden Erciyes, Türkiye'de bibliyografyası yayınlanan üç dergiden biridir. Erciyes dergisinin bibliyografyasını, Prof. Dr. Ali Berat Alptekin “Erciyes Dergisi Bibliyografyası” adıyla Mart 2004’te hazırlamıştır. 1978-2003 yıllarını kapsayan bu çalışma, Kayseri İl Özel İdare’nin katkılarıyla basılmıştır. Bitmek tükenmek bilmeyen bir güçle, en kara günlerde dahi “Milletimden ümit kesilmez” diyerek kolları sıvayan ve bunca neşriyatla milletinin huzuruna çıkan bir insan… Onun böyle bir hayat tarzı benim gözümde ve toplumun gözünde elbette örnek hayattır. Toplum olarak teknolojiyle bu denli haşır neşir bir şekilde yetişen yeni nesillerin okumaya olan uzaklıkları, sohbetlerden kaçan yapıları nedeniyle büyük eksikleri olacağını Alim hocam ile anladım.
Doğduğu şehrin dokusunu taşıyor
Alim Gerçel, doğduğu şehirle ve Kayseri’nin kültürel dokusuyla bütünleştiğini gördüm. Kayseri’de sayılı kütüphanelerden birinin sahibi olduğunu hem bilgi birikimine hem de uğraştığı alanlarla ve yıllara meydan okuyarak iyi bir arşivci olduğunu kendisini tanıyarak onu keşfederek gerçek anlamda kavramaya başladım.
Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi
Son olarak kendisine bu kadar uğraşlar içinde olduğunu boş vaktinin yok denilecek düzeyde olduğunu ve bunca şeyle nasıl ilgilendiğini sordum. Gülerek “çok mu yaşlı gözüküyorum” dedi. Bu cevaba karşı bir şey diyemedim ve devam ettim estağfurullah hocam maşallahınız var dedim. “Yok yok yaşlandım artık benden geçti bir çok şeyin farkındayım” diyerek sohbete devam etti. Soruma cevap olarak “ benim arkadaşlarımın hiçbiri boş takılmayı ve boş yaşamayı sevmez. Amaçları olan uğraşları olan ve bir şeyleri üretmek için çaba gösteren arkadaşlarım dostlarım var” diyerek açıklama gereği duydu. Dolu dolu yaşayan, sigara içmeyen alkol kullanmayan kişiliğini ara sıra konuşurken sözlerinin arasına zaten sıkıştırıyordu. Bu enerjik yaşamını buradan anlamak zor olmuyordu. Alim hocamın yanından ayrılırken kapıdan seslendi. “Sana kolay kolay bulamayacağın birkaç hediye vermek isterim” dedi. Merak ettim açıkçası nasıl bir hediye olacağı ve heyecanlanmaya başladım. Bir süre kapıda bekledikten sonra elinde birkaç dergi vardı. Şiir dergisi olan “Çemen”, “Erciyes Dergisi’nin” son 3 baskısı ve “Bizim Gençlik Dergisi’ni” verdi. Benim için acayip bir mutluluktu hem çıkarmayı düşündüğüm dergi projesi için yol gösterici hem de ilk defa böyle bir hediyeyi almak zihnimde herkese nasip olmayan bir şanstı. Her şey çok güzel geçmişti benim için, henüz mesleğin başında böyle bir fırsatı yakalamış olmam hayatımdaki en büyük kazanımdı.